Solucan gübresiyle takriben bundan on yıl önce Kanada’nın Calgary şehrinde her sene düzenlenip bir hafta süren bahçe şov etkenliğinde karşılaşmıştım. Bu stant çok dikkatimi çekmişti. Çünkü, ilk defa görmüştüm solucan gübresini. Çok ilgilenip bilgi almaya çalıştığımı gören kızım istersen anne sende dönünce Türkiye’de dene demişti. Yok ya daha neler deyip gülmüştüm.
2020 mart ayında yani pandeminin ilk tam gün sokağa çıkma (65 yaş) yasağının başlıyacağı haberini duyunca eşimle apar topar kışlık evden (Balıkesir) yazlık eve (Altınoluk) geçtik. Ani karar vermenin getirdiği sıkıntıları saymasak çok da iyi yapmışız diyebilirim.
Yazlık evin bahçesinde küçük olsa da sokağa çıkmadan yürüyebileceğimiz ve ekip biçecek toprak alanın olması bizi çok rahatlattı. Çok da dışarı çıkma işine takılmadık gündüzleri.
Pandeminin (Covid- 19) korkusunun yarattığı yalnızlığı akşamları nette dolaşarak atmaya çalışıyordum. Tesadüfen girdiğim bir sitede solucan gübresi hakkında bir yazıyla karşılaştım. Merak bu ya daha derin araştırınca Türkiye’de irili ufaklı birçok işletmenin bulunduğu gibi amatörce uğraşanlarında çok olduğunu gördüm.
Yıllar önce gülüp geçtiğim solucan gübresinin çok değerli bir gübre olduğunu anlayınca bir hevesle denemeye karar verdim.
Önce netten aldığım tarifler üzere mamalarını sonra içine koyacağım yerini(plastik kasadan yararlandım) hazırladım. Solucanları ise bahçeden topladım:)))
Nasıl mı?
Nisan ayı yağmurlarını yoğun olduğu günlerde bahçe toprağından çıkıp evin etrafındaki teretuarlara yayılan (önceden orada kuruyup ölmesinler diye tekrar toprağa süpürdüğüm) solucanları toplayarak işe başladım.
Gerisi fotoğraflarda görüldüğü gibi.......
Biraz uğraş gerektiren bir iş olsada, mutfak atıklarının çöp yerine toprağın “gönüllü işçileri”diye adlandırılan solucanların sindirim sisteminde ayrışarak toprağa karışan gübreyi (dışkı) bahçede kullanarak faydalı bir şekilde “geri dönüşümün” huzurunu yaşamak:)))
Sevgiyle kalın.